30 Nisan 2025 Çarşamba

Akciğer Kanserinde Erken Teşhis Hayat Kurtarır! Risk Grubundaysanız Dikkat!

Akciğer kanseri, dünya genelinde en sık görülen ikinci kanser türü olmasının yanı sıra, en yüksek ölüm oranına sahip kanser türü olarak da öne çıkıyor. Uzmanlar, özellikle belirli risk gruplarında yer alan kişilerin düzenli olarak yıllık tarama yaptırmasının hayati önem taşıdığını vurguluyor. Erken teşhisin, tedavi başarısını önemli ölçüde artırdığı bilinen bir gerçek.

Akciğer Kanserinde Risk Faktörleri ve Tarama Yöntemleri

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Tayfun Çalışkan, akciğer kanserindeki en büyük risk faktörünün tütün kullanımı olduğunu belirtiyor. Çalışkan, "Bir yıl boyunca günde ortalama bir paket yani 20 sigara içmek, tıpta bir paket yıl olarak ifade edilir" diyor. Risk grubunda olan kişilerin belirlenmesinde bu kriter önemli bir rol oynuyor.

Doç. Dr. Çalışkan'a göre, aşağıdaki kriterlere uyan kişilerin yıllık tarama yaptırması gerekiyor:

  • 50-80 yaş aralığında olmak
  • En az 20 paket yıl sigara içmiş olmak
  • Son 15 yıl içinde sigarayı bırakmış olmak

Yıllık taramaların, kişinin 15 yıl boyunca sigara içmediği durumlarda, yaşam beklentisini sınırlayan veya akciğer ameliyatı olmasını engelleyen bir sağlık sorunu varsa ya da kişi 81 yaşına geldiyse durdurulabileceği belirtiliyor.

Akciğer kanseri tanısında, hastanın semptomları, muayenesi ve sonrasında planlanacak görüntüleme yöntemlerinden faydalanılıyor. Akciğer grafilerinin akciğerlerin sadece yaklaşık yüzde 70-75'ini analiz edebildiği için, kanserden şüphelenilen hastalarda mutlaka akciğer bilgisayarlı tomografisine başvurulması gerektiği vurgulanıyor.

Tomografi ve PET-BT'nin Rolü

Akciğer tomografisinde 1 cm'den büyük lezyon saptanan hastalarda sonraki aşama olarak PET-BT (Pozitron Emisyon Tomografisi ve bilgisayarlı tomografi) çekiliyor. Doç. Dr. Tayfun Çalışkan, PET-BT'nin kanser şüphesi hakkında yorum yapılabilmesi için akciğerde saptanan lezyonların incelendiği ileri tetkikler olduğunu ifade ediyor. 1 cm'den küçük nodüllerde ise kanser riskinin hesaplandığı skorlama sistemlerinden faydalanılıyor ve nodülün radyolojik özellikleri ile boyutu birlikte değerlendirilerek takip veya ileri tetkik kararı alınıyor.

PET-BT sonucunda kanser lehine bulgu saptanan hastalarda biyopsi veya lezyonun cerrahi olarak çıkartılması seçenekleri değerlendiriliyor. Bu kararın, hastanın tercihlerine, eşlik eden diğer hastalıklarına, akciğer fonksiyonlarına ve lezyonun özelliklerine göre verildiği belirtiliyor. Bazı iyi huylu lezyonların da kanser şüphesine neden olabileceği için, PET-BT öncesinde hastaya bir süre antibiyotik verilebileceği ve sonrasında akciğer tomografisi ile radyolojik kontrol yapılabileceği ifade ediliyor.

Doç. Dr. Çalışkan, kan tahlili aracılığıyla tümör belirteçlerinden yararlanılabildiğini ancak bu değerlerin normal olmasının kanseri ekarte etmeyeceğini, yüksek saptanmasının da kanser varlığını kanıtlamayacağını vurguluyor. Bu nedenle, tümör belirteçlerinin akciğer kanseri taramasında rutin olarak kullanılmaları genellikle tavsiye edilmiyor. Güncel uluslararası kılavuzlarda akciğer kanseri taraması için bu yöntem yerine yılda bir kez düşük doz akciğer tomografisi öneriliyor.

Hızlı ilerleyen akciğer kanserine karşı hızlı tanı konulmasının önemine değinen Doç. Dr. Tayfun Çalışkan, hasta için en az komplikasyon riski bulunan, tanı oranı yüksek ve hızlı olan hatta mümkünse tek işlem ile hem tanı hem de evrelemeye sahip biyopsi yönteminin seçilmesinin özellikle hızlı ilerleyen bu kanser türünde önemli olduğunu belirtiyor. Hangi biyopsi yönteminin seçileceği, göğüs hastalıkları uzmanlığının yetki ve sorumluluğunda olup, hastaya PET-BT ve/veya beyin MR’ı çekildikten sonra biyopsi kararı verilmelidir.

Akciğer kanseri erken evrede belirti vermeyebilir. Bu nedenle risk grubunda olan kişilerin düzenli taramalarını aksatmaması, olası bir durumda erken teşhis ve tedavi imkanlarından faydalanabilmesi açısından büyük önem taşıyor. Unutmayın, erken teşhis hayat kurtarır!

İlgili Haberler