01 Mayıs 2025 Perşembe

Antalya'da İslamofobi Alarmı! Irkçılık İnsanlığın Sorunu Mu?

Antalya Diplomasi Forumu'nda (ADF) düzenlenen "21. Yüzyılda Ayrımcılık ve Irkçılıkla Yüzleşmek" oturumu, günümüz dünyasında giderek artan ırkçılık ve ayrımcılık sorunlarına dikkat çekti. Oturumda, İslamofobinin yalnızca dini bir önyargı olmadığı, aynı zamanda küresel bir insan hakları meselesi olduğu vurgulandı. Katılımcılar, Müslüman karşıtı ırkçılığın sadece Müslümanları değil, tüm insanlığı tehdit ettiğini belirttiler.

İslamofobi: Küresel Bir Tehdit

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Temsilcisi Mehmet Paçacı, İslamofobinin modern ırkçılığın bir tezahürü olduğunu ve kültürel kimlik veya güvenlik kaygıları üzerinden yeniden üretildiğini ifade etti. Paçacı, Batı toplumlarında Müslümanlara yönelik önyargıların sadece dışlamaya değil, aynı zamanda toplumlar arası bölünmeye de neden olduğunu belirtti. Ayrıca, İslamofobinin sistematik ve küresel bir yapıya dönüştüğüne dikkat çekerek, son yıllarda Müslüman karşıtı vakaların dünya genelinde arttığını vurguladı. Paçacı, bu durumun sadece istatistiklerden ibaret olmadığını, inançları nedeniyle korku içinde yaşayan insanların ve ailelerin gerçek hikayeleri olduğunu söyledi.

Demokrasi ve Ayrımcılıkla Mücadele

Avrupa Komisyonu'nun Müslüman Zıttı Nefretle Mücadele Koordinatörü Marion Lalisse, ayrımcılığın sadece bireyler arasında değil, yapısal düzeyde de üretildiğini belirtti. Lalisse, demokrasinin bir etiket olmadığını, her gün yeniden mücadeleyle korunması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, Avrupa'nın birçok yerinde Müslümanlara, Romanlara, siyahilere ve Asyalılara yönelik ayrımcılığın devam ettiğini söyledi. Medya kuruluşlarının bazılarının Müslümanları yalnızca terör veya göç kapsamında sunarak sosyal gerginlikleri artırdığını da sözlerine ekledi. Lalisse, ırkçılıkla mücadelede yasal önlemlerin yanı sıra "çeşitlilik sözleşmeleri" ve "şehir ödülleri" gibi yumuşak araçların da etkili olduğunu belirtti.

Temsil Krizi ve Çözüm Önerileri

Koç Üniversitesi'nden Prof. Dr. Şener Aktürk, temsil krizine dikkat çekerek, Avrupa'da Müslüman nüfusun oranla parlamentolarda yalnızca üçte biri kadar temsil edildiğini ve başörtüsü takan, camiide kampanya yürüten vekillerin sistematik biçimde dışlandığını söyledi. Aktürk, sadece seçilme değil, günlük dini yaşamın kamusal alanda görünürlüğünün de engellendiğini ifade etti. Minare yasağından sünnet sınırlamalarına kadar birçok düzenlemenin özellikle Müslüman ve Yahudi inançlarını hedef aldığını belirterek, bunun sadece azınlıkları değil, çoğunlukları da etkileyen bir temsiliyet krizi olduğunu vurguladı. Aktürk ayrıca, Avrupa'nın Yahudi ve Müslüman halklarla birlikte şekillendiğini vurgulayarak, kıtanın çok kültürlü tarihine sahip çıkılması gerektiğini söyledi.

  • Eğitimde farkındalık yaratmak
  • Medyanın dilini değiştirmek
  • Sivil toplum örgütlerini desteklemek
  • Yasal düzenlemeler yapmak

Antalya Diplomasi Forumu'ndaki bu oturum, İslamofobi ve ırkçılıkla mücadelede farkındalık yaratılması ve çözüm önerileri geliştirilmesi açısından önemli bir platform oldu. Katılımcılar, bu tür tartışmaların devam etmesi ve somut adımlar atılması gerektiği konusunda hemfikir oldular. Unutulmamalıdır ki, ırkçılık ve ayrımcılık sadece belirli grupları değil, tüm toplumu tehdit eden bir sorundur ve bu sorunla mücadele etmek hepimizin sorumluluğundadır.

İlgili Haberler