
Sevgililer Günü Katili! İntihar Mektubunda Şok Parmak İzi Detayı
Antalya'da Sevgililer Günü'nde yaşanan trajik olayda, genç bir kadının intihar ettiği iddia edilmişti. Ancak Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma, olayın seyrini tamamen değiştirdi. İddianameye göre, 33 yaşındaki Düriye Çiğdem Keklik'in ölümü, intihar değil cinayet olabilir. Genç kadının eşi H.K., "kadına ve eşe karşı kasten öldürme" suçlamasıyla ağırlaştırılmış ömür boyu hapis istemiyle hakim karşısına çıkacak.
Olayın Gelişimi ve Şüpheler
Olay, H.K.’nin 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayarak eşinin cansız bedenini evde bulduğunu bildirmesiyle ortaya çıktı. Sağlık ekipleri, Düriye Çiğdem Keklik’in göğsünden tüfekle vurularak hayatını kaybettiğini belirledi. Olay yerinde bulunan ve "Ben seni aldatmadım, fotoğrafların hiçbirinden haberim yok..." şeklinde başlayan intihar mektubu, ilk başta olayın intihar olduğu izlenimini vermişti. Ancak mektupta H.K.’nin parmak izinin tespit edilmesi, soruşturmanın yönünü değiştirdi.
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, olay yerindeki kan izleri, barut kalıntıları ve mektuptaki parmak izinin H.K.’nin ifadeleriyle çeliştiği vurgulandı. Mektubun Düriye Çiğdem Keklik’e zorla yazdırılmış olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor. Ayrıca H.K.’nin eşine sistematik şiddet uyguladığı, maktulün korku ve baskı altında yaşadığı ve olay günü eşler arasında bir tartışma yaşandığı iddia ediliyor. İddianamede, zanlının cinayet sonrası olay yerini düzenleyerek intihar süsü vermiş olabileceği de belirtiliyor.
Zanlının Savunması ve İddialar
Gözaltına alındıktan sonra tutuklanan H.K., savcılık ifadesinde suçlamaları reddetti. Eşiyle 5 yıldır birlikte olduklarını ve 2024’te evlendiklerini belirten H.K., eşinin telefonunda eski sevgililerine ait fotoğraflar bulduğunu, bu nedenle 13 Şubat’ta tartıştıklarını iddia etti. H.K., "Eşime fotoğrafları silmesini söyledim. Sildiğini söyledi ama çöp kutusunda duruyordu. Bana saygısızlık yaptığını söyledim, sinirlenip dışarı çıktım. Eşimin kalp rahatsızlığı vardı, bu yüzden eve döndüm" dedi. Ertesi gün tartışmanın devam ettiğini ancak işe gittiğini ve sabah eve döndüğünde eşini tüfekle intihar etmiş halde bulduğunu ileri sürdü.
H.K.’nin yargılanmasına önümüzdeki aylarda başlanacak. Davada adli tıp raporları, olay yeri incelemeleri ve delillerin analizi kritik rol oynayacak. Bu trajik olay, kadın cinayetlerinin ve aile içi şiddetin ne kadar vahim boyutlara ulaşabileceğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Türkiye'de Kadın Cinayetleri: Acı Bir Gerçek
Türkiye'de kadın cinayetleri, son yıllarda artış gösteren ve toplumun kanayan yarası haline gelen bir sorun. Çoğu zaman, bu cinayetlerin ardında yatan nedenler arasında aile içi şiddet, kıskançlık, ayrılık kararları gibi faktörler bulunuyor. Kadın cinayetlerinin önlenmesi için devletin ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliğiyle daha etkili çözümler üretilmesi gerekiyor.
- Eğitim yoluyla toplumsal farkındalık artırılmalı.
- Şiddet mağduru kadınlara yönelik destek mekanizmaları güçlendirilmeli.
- Yasal düzenlemelerle caydırıcılık sağlanmalı.
- Toplumsal cinsiyet eşitliği bilinci yaygınlaştırılmalı.
Antalya'da yaşanan bu son olay, kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin ne kadar acı sonuçlar doğurabileceğini bir kez daha hatırlatıyor. Umuyoruz ki, bu dava adaletin yerini bulmasına ve benzer olayların yaşanmaması için bir ders çıkarılmasına vesile olur.