Antalya'da yaşayan Yörükler, yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte geleneksel yaylacılık faaliyetlerine başladı. Akseki, Manavgat, Gündoğmuş ve Alanya ilçelerinde yaşayan Yörükler, havaların ısınmasıyla birlikte daha serin olan Akseki'nin Göktepe, Gündoğmuş'un Eğri Göl ve Alanya'nın Söbüçimen yaylalarına yerleşmeye başladı. Bu göç, Yörük kültürünün önemli bir parçası olup, hayvancılıkla uğraşan aileler için vazgeçilmez bir yaşam biçimi.

Yörüklerin Yayla Göçü Başladı

Antalya'nın dört bir yanından gelen Yörükler, hayvanlarını otlatmak ve daha serin bir iklimde yaşamak amacıyla yaylalara doğru yola çıktı. Akseki, Manavgat, Gündoğmuş ve Alanya ilçelerinde hayvancılık dışında geçim kaynakları bulunmayan Yörükler, havaların ısınması üzerine daha serin olan yaylaların yolunu tuttu. Yörüklerden bazıları kıl çadırlarda kalırlarken, bazıları ise taştan ve barakalardan kurulu obalarda kalarak konaklıyorlar. Ekmek ihtiyaçlarını ise obalarında bir araya gelen kadınlar yufka ekmek yaparak karşılıyorlar.

Yörükler, geçmişte at ve deve sırtında gerçekleştirdikleri göçleri artık motorlu araçlarla yapıyor. Un, bulgur, tuz, kazan, tencere, yayık, beşik, yatak ve yorganlarını kamyonet, kamyon, traktör ve otomobil gibi çeşitli araçlarla taşıyan Yörüklerin ana geçim kaynağı olan keçiler ise çobanlar tarafından otlatılarak götürülüp getiriliyor. Bazı Yörükler ise hayvanlarını kamyonlara yükleyerek yaylalarına getiriyorlar.

Yörükler Yaylalarda Hayatlarını Nasıl Sürdürüyor?

Yörükler, yaylalarda geleneksel yaşamlarını sürdürmeye devam ediyor. Hayvancılıkla geçinen aileler, keçilerinden elde ettikleri sütlerle yoğurt, peynir ve tereyağı yaparak hem kendi ihtiyaçlarını karşılıyor hem de bunları satarak gelir elde ediyorlar. Yaylalarda kurulan obalarda bir araya gelen kadınlar, imece usulüyle yufka ekmek yaparak dayanışma örneği sergiliyorlar.

Yörüklerden Ramazan Topaça, hayvancılık mesleğinin atalarından kaldığını belirterek, "Hayvanları yaylaya çıkarmazsak sıcaktan dolayı bunalıma girer. Bırakırsak kendiliğinden yaylaya çıkar. Ekim ayı sonunda Kasım ayı başında tekrar köyümüze döneceğiz. Keçilerin sütünden yoğurt, yağ ve peynir yapıp , bunları yaylaya kadar gelen özel müşterilere satıyoruz. Kendimize ait müşterilerimiz var. Keçilerin ürünlerini satmak için müşteri aramayız" dedi.

Alanya'nın Güzelbağ Mahallesi’nden yaylaya çıkan Yakup Saraç ise "15 Mayıs’tan sonra sahiller ısınır ve hayvanlarımız durmaz, kendileri yola çıkarlar. Eğrigöl Yaylası’na çıktık. Obalarımıza yerleştik. Burada havalar halen soğuk. Eylül ayı sonlarına kadar yaylada kalırız. Daha sonra ise evlerimize yeniden göç ederiz" diye konuştu.

Yayla Göçünün Yörük Kültürü İçin Önemi

Yayla göçü, Yörük kültürünün önemli bir parçasıdır ve bu gelenek yüzyıllardır devam etmektedir. Yörükler, yaylalarda hayvanlarını otlatarak ve geleneksel yaşamlarını sürdürerek hem geçimlerini sağlıyor hem de kültürel miraslarını gelecek nesillere aktarıyorlar. Bu göç, aynı zamanda Yörüklerin doğayla iç içe yaşadığı ve mevsimlerin döngüsüne uyum sağladığı bir yaşam biçimini de temsil ediyor.

Manavgat ilçesinin Çamlıbel Mahallesi’nden yaylaya çıkan 62 yaşındaki Ahmet Gündüz’de, hayvancılık mesleğinin atalarından kalan bir meslek olduğunu söyledi. Toros dağlarında hayvanlarının organik beslendiğini ve hayvanlardan elde ettikleri sütlerden yağ ve peynir yaptıklarını söyleyen Gündüz, "Keçilerden ve koyunlarımızdan elde ettiğimiz sütlerden yaptığımız yağ ve peynirleri kar obruklarında saklıyoruz. Kar obruklarında duran peynir ve yağların lezzeti bir aşka oluyor. Göç zamanı ise Manavgat’a getirerek buzhanelere koyuyoruz ve daha sonra ise pazarlıyoruz. Bizim burada hayvanlarımız doğal ortamda beslenir. Peyniri ve yağı oldukça lezzetlidir" diye konuştu.

• Yayla göçü, Yörük kültürünün önemli bir parçasıdır.
• Yörükler, yaylalarda hayvancılık yaparak geçimlerini sağlarlar.
• Yaylalarda kurulan obalarda dayanışma örneği sergilenir.
• Yayla göçü, Yörüklerin doğayla iç içe yaşadığı bir yaşam biçimini temsil eder.

Antalya'da Yörüklerin yayla serüveni, sadece bir göç hareketi değil, aynı zamanda kültürel bir şölen ve yaşam biçimi olarak önemini koruyor. Yörüklerin bu zorlu ama bir o kadar da anlamlı yolculuğu, geleneklerin yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması açısından büyük bir değer taşıyor.