Antalya Büyükşehir Belediyesi'nde patlak veren rüşvet ve yolsuzluk soruşturması, yeni ifadelerle siyaset arenasında deprem etkisi yarattı. Özellikle eski başkan yardımcısı Tuncay Sarıhan'ın itirafları, olayın boyutunu gözler önüne sererken, iddiaların odağında 2018 cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Muharrem İnce yer alıyor. Sarıhan, rüşvet çarkının nasıl işlediğini tüm detaylarıyla anlatarak, şok edici açıklamalarda bulundu.

Rüşvet Çarkının İddiaları

Tuncay Sarıhan ifadesinde, dönemin Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in kendisini çağırarak CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'ye yardım yapılması gerektiğini söylediğini aktardı. Böcek'in bu amaçla belediye ile işi olan müteahhitlerden 200 bin TL toplamasını istediği iddia edildi. Sarıhan, parayı topladıktan sonra Böcek'in makamına götürdüğünü ve burada genç bir kişiyle karşılaştığını, sonradan bu kişinin Muharrem İnce'nin oğlu Salih Arda İnce olduğunu öğrendiğini belirtti.

Sarıhan'ın ifadesine göre, para dolu dosya çantası Salih Arda İnce'ye teslim edildi. İnce'nin parayı yanındaki sırt çantasına koyduğu ifade edildi. Sarıhan, bu olayın özellikle kendisine gösterildiğini, Böcek'in gözleriyle görmesini istediğini düşündüğünü söyledi. Paranın gerçekten seçim yardımı mı yoksa başka bir siyasi vaat karşılığı mı olduğunu bilmediğini, fakat kesinlikle müteahhitlerden toplanan para olduğunu vurguladı.

Soruşturmada Yeni Gelişmeler

Antalya Büyükşehir Belediyesi soruşturması kapsamında daha önce tutuklanan 3 kişi serbest bırakılmıştı. Soruşturma kapsamında yeni ifadeler ortaya çıkmaya devam ediyor. İddialara göre, ruhsat karşılığında 1 milyon TL ve bir Land Rover marka araç istendiği de öne sürülüyor. Bu iddialar, soruşturmanın derinleşmesine ve yeni isimlerin gündeme gelmesine neden olabilir.

Siyasi Etkileri ve Sonuç

Antalya'daki rüşvet soruşturması, sadece yerel yönetimleri değil, aynı zamanda genel siyaseti de derinden etkileyebilecek potansiyele sahip. Muharrem İnce'ye yönelik iddialar, siyasi arenada yankı uyandırırken, olayın aydınlatılması ve sorumluların adalet önüne çıkarılması büyük önem taşıyor. Bu tür iddiaların şeffaf bir şekilde soruşturulması, kamuoyunun güvenini yeniden tesis etmek ve siyasi etik değerleri korumak adına kritik bir adım olacaktır.