Adana'da yaşanan kan donduran olayda, eski eşi Fadime Korkusuz'u üzerine benzin dökerek yakarak öldüren Muhammet Güleç'e verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, istinaf mahkemesinin kararı bozmasının ardından yeniden gündeme geldi. Yerel mahkeme, sanığı bu kez "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" suçundan tekrar ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Bu karar, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Olayın Arka Planı
Muhammet Güleç, eski eşi Fadime Korkusuz ile yaşadığı anlaşmazlıklar sonucu korkunç bir cinayete imza atmıştı. Olay, Adana'da büyük bir infial yaratmış ve uzun süre konuşulmuştu. İlk yargılamada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan Güleç, istinaf mahkemesine başvurmuştu. İstinaf mahkemesi, cezanın suç vasfı yönünden bozulmasına karar vermişti. Bu kararın ardından dava, yerel mahkemede yeniden görülmeye başlandı.
Yeniden Yargılama Süreci
Yeniden yargılama sürecinde, mahkeme delilleri tekrar inceledi ve tanıkların ifadelerini dinledi. Sanık Muhammet Güleç, duruşmadaki son sözünde "Ben suçsuzum" diyerek beraatini talep etti. Ancak mahkeme, sanığın savunmasını inandırıcı bulmayarak, "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" suçundan tekrar ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmetti. Bu karar, Fadime Korkusuz'un ailesi ve yakınları tarafından memnuniyetle karşılandı.
Mahkeme Kararının Ardından
Mahkeme kararının ardından, Fadime Korkusuz'un ailesi adaletin yerini bulduğunu ifade etti. Aile avukatı, kararın emsal teşkil etmesi gerektiğini vurgulayarak, bu tür suçların cezasız kalmaması gerektiğini belirtti. Kadın hakları savunucuları da kararı olumlu karşılarken, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini ifade ettiler.
Bu olay, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin ne kadar vahim boyutlara ulaşabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Mahkemenin verdiği bu karar, benzer suçları işlemeyi düşünenlere önemli bir mesaj niteliği taşıyor. Adaletin tecelli etmesi, toplumun vicdanını bir nebze olsun rahatlatırken, bu tür olayların bir daha yaşanmaması için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor.