Cami mi, Kilise mi? Bahar Aksu'nun Ölümü Şoke Etti!
Gündem

Cami mi, Kilise mi? Bahar Aksu'nun Ölümü Şoke Etti!


06 May 20255 dk okuma13 görüntülenmeSon güncelleme: 05 August 2025

İstanbul Şişli'de yaşanan vahşet, tüm Türkiye'yi derinden sarstı. 34 yaşındaki Bahar Aksu, eski eşi Rüstem Elibol tarafından sokak ortasında hunharca katledildi. Ancak bu trajik olayın ardından ortaya çıkan detaylar, olayı daha da karmaşık bir hale getirdi. Aksu'nun cenazesinin camiden kaldırılacak olması ve Hristiyan olduğu gerçeği, kafalarda birçok soru işareti yarattı.

Cami Bahçesinden Hristiyan Cenazesi: Nasıl Olur?

Bahar Aksu'nun 7 Mayıs Çarşamba günü Edirne Eski Cami'de öğle namazına müteakip cenaze namazı kılınarak Yeni Şehir Mezarlığı'na defnedileceği açıklandı. Ancak, Aksu'nun Hristiyan olduğu ve İstanbul Kağıthane'deki Nehir Kilisesi'nde ayinlere katıldığı bilgisi, bu durumu daha da ilginç hale getirdi. Bir Hristiyan vatandaşın cenazesinin neden camiden kaldırılacağı sorusu, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Bu durum, Türkiye'deki farklı inançlara saygı ve hoşgörü kavramlarını yeniden gündeme getirdi.

Olayın ardından sosyal medyada birçok yorum yapıldı. Bazı kullanıcılar, bu durumun Türkiye'deki hoşgörünün bir göstergesi olduğunu savunurken, bazıları ise Hristiyan bir cenaze için caminin kullanılmasının uygun olup olmadığını sorguladı. Bu tartışmalar, farklı inançlara sahip insanların bir arada yaşamasının zorluklarını ve hassasiyetlerini bir kez daha gözler önüne serdi.

Misyonerlik Faaliyetleri ve Tartışmalar

Bahar Aksu'nun Hristiyan olması, Türkiye'deki misyonerlik faaliyetleri konusunu da yeniden gündeme getirdi. Geçtiğimiz yıllarda, ajanlık faaliyetleri sebebiyle Türkiye'ye girişleri kısıtlanan bazı Protestan misyonerlerin oturma izinleri iptal edilmiş veya sınır dışı edilmişti. Bu durum, Türkiye'deki bazı kesimler tarafından eleştirilmiş ve din özgürlüğüne aykırı olduğu savunulmuştu.

Bu olay, Türkiye'de uzun yıllardır tartışılan misyonerlik faaliyetlerinin etkileri ve sınırları konusunu yeniden alevlendirdi. Özellikle son yıllarda artan "apartman kiliseleri" ve misyonerlik faaliyetleri, bazı kesimler tarafından endişeyle karşılanırken, bazıları ise bunun din özgürlüğünün bir parçası olduğunu savunuyor.

Türkiye'de misyonerlik faaliyetleri konusundaki tartışmalar, genellikle şu noktalar üzerinde yoğunlaşıyor:

  • Misyonerlik faaliyetlerinin, özellikle ekonomik veya sosyal açıdan dezavantajlı grupları hedef alarak, insanların dini inançlarını değiştirmeye yönelik bir baskı unsuru oluşturup oluşturmadığı.
  • Misyonerlik faaliyetlerinin, Türkiye'nin kültürel ve dini yapısını bozmaya yönelik bir tehdit oluşturup oluşturmadığı.
  • Misyonerlik faaliyetlerinin, Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit edip etmediği.

Bu soruların cevapları, Türkiye'deki farklı kesimler tarafından farklı şekillerde yorumlanıyor. Ancak, bu tartışmaların temelinde, din özgürlüğü ile ulusal güvenlik arasındaki hassas dengenin korunması gerektiği gerçeği yatıyor.

Bahar Aksu'nun trajik ölümü ve cenazesinin camiden kaldırılacak olması, Türkiye'deki farklı inançlara saygı, misyonerlik faaliyetleri ve din özgürlüğü gibi önemli konuları yeniden gündeme getirdi. Bu olay, toplumun farklı kesimleri arasında diyalog ve anlayışın artmasına, farklı inançlara sahip insanların bir arada yaşamasının zorluklarının ve hassasiyetlerinin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunabilir.