Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin 1946 yılında sadece 27,5 dolara satın aldığı bir el yazması belgenin, İngiltere'de 1300 yılında ilan edilen toplumsal sözleşme "Magna Carta" olduğu ortaya çıkması büyük yankı uyandırdı. Peki, bu denli önemli bir belgenin bu kadar düşük bir fiyata satılmasının ardında ne yatıyor?

Magna Carta'nın Gizemli Yolculuğu

Belgenin gerçek kimliği, Londra’daki King’s College Üniversitesi Orta Çağ Tarihi Profesörü David Carpenter tarafından Harvard’ın dijital arşivlerinde yapılan bir tarama sırasında fark edildi. Carpenter'ın dikkati sayesinde, uzun yıllardır değeri bilinmeden bekleyen bu tarihi eser gün yüzüne çıkarıldı. İnsan haklarının temel belgelerinden biri kabul edilen Magna Carta, İngiltere'de kralın da hukuk kurallarına tabi olduğunu yazılı hale getiren ilk metin olarak biliniyor. Bu keşif, tarihin tozlu sayfalarında kalmış nice değerli eserin daha gün ışığına çıkabileceği umudunu da beraberinde getirdi.

Magna Carta Nedir?

Magna Carta, Latince'de "Büyük Şart" anlamına gelir ve İngiltere tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. 1215 yılında Kral John tarafından imzalanan bu belge, kralın yetkilerini sınırlandırarak halkın haklarını güvence altına almayı amaçlamıştır. Magna Carta'nın temel prensipleri arasında şunlar yer alır:

• Hukukun üstünlüğü
• Adil yargılanma hakkı
• Vergilendirmede halkın onayı

Bu prensipler, modern demokrasilerin temelini oluşturmuş ve insan hakları hareketlerine ilham kaynağı olmuştur.

Harvard'daki "Ucuz Kopya"nın Değeri Anlaşıldı

Harvard Üniversitesi'ndeki Magna Carta'nın "ucuz kopya" sanılan belgenin aslında nadir nüshalardan olduğu anlaşıldı. Bu durum, ilk bakışta değersiz gibi görünen şeylerin aslında ne kadar kıymetli olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Belgenin bundan sonraki süreçte nasıl korunacağı ve sergileneceği ise merak konusu.

Magna Carta'nın bu şaşırtıcı keşfi, tarihin derinliklerinde saklı kalmış nice sırrın daha gün yüzüne çıkabileceğini gösteriyor. 27,5 dolara satılan bir belgenin, insanlık tarihinin en önemli belgelerinden biri olduğunun anlaşılması, tarihin ironik bir cilvesi olarak hafızalara kazındı. Bu olay, aynı zamanda tarihi eserlerin korunmasının ve araştırılmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurguluyor.