Yeni Yol Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, akademisyenlerin maaşlarının yoksulluk sınırının altında kalmasına sert tepki gösterdi. Özdağ, bu durumu TBMM'ye taşıyarak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi. TÜRK-İŞ'in 30 Nisan 2025 tarihli verilerine göre, dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 78 bin 292 TL olduğunu hatırlatan Özdağ, bu rakamın akademisyenlerin aldığı maaşlarla kıyaslandığında vahim bir tablo ortaya çıktığını vurguladı.

Akademisyen Maaşları Alarm Veriyor

Özdağ, göreve yeni başlayan bir araştırma görevlisinin maaşının yaklaşık 60 bin TL, 25 yıllık hizmete sahip bir profesörün maaşının ise yaklaşık 90 bin TL olduğunu belirtti. Bu durumun, akademisyenlerin geçim sıkıntısı yaşamasına ve bilimsel üretkenliğin düşmesine neden olduğunu savundu. Özdağ, şu çarpıcı ifadeleri kullandı:

“Profesör maaşının yoksulluk sınırına oranı Nisan 2015’te 1.41 iken, bu oran Nisan 2025’te 1.19’a gerilemiştir. Araştırma görevlisi maaşının yoksulluk sınırına oranı ise 2015’te 0.82 iken, 2025’te 0.78’e düşmüştür.”

Bu veriler, akademisyenlerin alım gücünün son 10 yılda ciddi şekilde azaldığını gösteriyor. Ekonomik krizin etkisiyle derinleşen bu durum, yükseköğretimde nitelikli istihdamın sürdürülebilirliğini tehdit ediyor.

Çözüm Önerileri ve Beklentiler

Selçuk Özdağ, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'a bir dizi soru yöneltti. Bu sorular arasında, akademisyen maaşlarının yoksulluk sınırı ile kıyaslanmasına dair resmi bir çalışma olup olmadığı, maaş iyileştirmelerine ilişkin planlar, maaşların yoksulluk sınırının iki katına çıkarılması yönünde çalışmalar ve alım gücünü artıracak teşvik modellerinin geliştirilip geliştirilmediği yer alıyor. Ayrıca, akademide nitelikli insan gücünün korunması için maaş dışı sosyal destek ve teşvik mekanizmalarının planlanıp planlanmadığı da soruldu.

• Akademisyen maaşlarının iyileştirilmesi için acil önlemler alınmalı.
• Yoksulluk sınırının üzerinde bir maaş seviyesi hedeflenmeli.
• Akademisyenlere yönelik sosyal destek ve teşvikler artırılmalı.

Bu önlemlerin alınması, Türkiye'deki yükseköğretimin kalitesinin artırılması ve bilimsel üretkenliğin desteklenmesi açısından büyük önem taşıyor.

Selçuk Özdağ'ın bu çıkışı, akademisyenlerin yaşadığı zorlukları bir kez daha gündeme getirdi. Yükseköğretimde nitelikli kadroların korunması ve bilimsel çalışmaların desteklenmesi için acil adımlar atılması gerekiyor. Aksi takdirde, Türkiye'nin bilimsel alandaki rekabet gücü daha da azalabilir. Akademisyenlerin motivasyonunu yüksek tutmak, bilimsel özerkliği korumak ve kurumsal sürdürülebilirliği sağlamak için gereken adımların ivedilikle atılması büyük önem taşıyor.