Türkiye'de boşanma oranlarının giderek artması ve aldatmanın bu boşanmalardaki önemli rolü, hukukçuları yeni arayışlara itiyor. Özellikle aldatma vakalarında, sadece aldatan eşin değil, "yuva yıkan" olarak nitelendirilen üçüncü kişinin de sorumlu tutulması gerektiği yönünde görüşler yükseliyor. Bu durum, aldatılan eşlerin yaşadığı mağduriyetin giderilmesi ve caydırıcılığın artırılması amacıyla tartışılıyor.

Aldatma Davalarında Yeni Bir Dönem Mi?

Mevcut yasal düzenlemelerde, aldatma durumunda genellikle aldatan eşe karşı tazminat davası açılabilmektedir. Ancak bazı hukukçular, aldatılan eşin yaşadığı travmanın ve maddi-manevi zararın, sadece aldatan eş tarafından değil, aynı zamanda "yuva yıkan" üçüncü kişi tarafından da karşılanması gerektiğini savunuyor. Bu görüşe göre, üçüncü kişinin de aldatma eylemine bilerek ve isteyerek katılması durumunda, aldatılan eşe karşı müteselsilen sorumlu tutulması adil olacaktır.

Bu konudaki tartışmalar, aldatma davalarında yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Hukukçular, bu konuda farklı görüşler belirtse de, aldatılan eşlerin yaşadığı mağduriyetin giderilmesi ve caydırıcılığın artırılması konusunda ortak bir amaç taşıyorlar.

Hukukçuların Farklı Görüşleri Neler?

Konuyla ilgili olarak hukukçular arasında farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı hukukçular, mevcut yasal düzenlemelerin yeterli olduğunu ve üçüncü kişinin sorumlu tutulmasının, özel hayatın gizliliği ilkesine aykırı olabileceğini savunuyor. Diğer hukukçular ise, aldatma eyleminin sadece aldatan eş ile aldatılan eş arasındaki bir mesele olmadığını, aynı zamanda toplumun ahlaki değerlerine de zarar verdiğini ve bu nedenle üçüncü kişinin de sorumlu tutulması gerektiğini belirtiyor.

• Destekleyenler: Aldatılan eşin mağduriyetinin giderilmesi, caydırıcılığın artırılması, toplumun ahlaki değerlerinin korunması.
• Karşı Çıkanlar: Özel hayatın gizliliği ilkesi, mevcut yasal düzenlemelerin yeterliliği, ispat zorluğu.

Yuva Yıkan Tazminat Öderse Ne Olur?

Eğer "yuva yıkan" olarak nitelendirilen üçüncü kişinin de tazminat ödemesi yönünde bir karar çıkarsa, bu durum aldatma davalarında önemli bir emsal teşkil edebilir. Bu durum, aldatma eylemine karışan kişilerin daha dikkatli davranmasına ve aldatma vakalarının azalmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, aldatılan eşlerin yaşadığı maddi ve manevi zararın daha kolay telafi edilmesini sağlayabilir.

Sonuç olarak, hukukçuların "yuva yıkan tazminat ödesin" önerisi, aldatma davalarında yeni bir tartışma başlatmış durumda. Bu tartışmanın sonucunda, aldatılan eşlerin haklarının daha iyi korunması ve aldatma eyleminin caydırılması için önemli adımlar atılabilir. Ancak, bu konuda yapılacak yasal düzenlemelerin, özel hayatın gizliliği ilkesi ve diğer temel hak ve özgürlüklerle dengeli bir şekilde yapılması gerekmektedir.