
Zorunlu Eğitim Kısaltılıyor Mu? Uzmanlar Uyardı!
Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) 12 yıllık zorunlu eğitim süresini kısaltmaya yönelik hazırladığı rapor büyük tartışmalara yol açtı. Bakan Yusuf Tekin'in ilk kabine toplantısında sunacağı bu çalışma, eğitimciler ve uzmanlar tarafından endişeyle karşılanıyor. Toplumsal beklentiler ve bilgiye erişimin kolaylaşması gerekçesiyle sunulan bu değişiklik önerisi, özellikle çocuk işçiliği ve erken yaşta evlilikler gibi konularda ciddi kaygılara neden oluyor.
Yeni Sistem Nasıl Olacak?
Türkiye'de 2012 yılında yürürlüğe giren 4+4+4 eğitim sistemi ile ilkokul, ortaokul ve lise olmak üzere toplam 12 yıl zorunlu eğitim uygulanıyor. MEB'in üzerinde çalıştığı yeni modeller ise liseler için 3+1 ve 2+2 şeklinde iki farklı seçenek sunuyor.
- 3+1 Modeli: Lise zorunlu eğitimi 3 yıla indirilecek, öğrenciler 11. sınıfta diploma alabilecek. Üniversiteye gitmek isteyenler ise 12. sınıfa devam edebilecek.
- 2+2 Modeli: Zorunlu eğitim 2 yıl olacak, isteyen öğrencilere 2 yıl daha eğitim verilecek. Mesleki eğitim almak isteyen öğrenciler ise Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM),açık öğretim veya istihdam programlarına yönlendirilecek. Bu modelde öğrencilerin 16 yaşında mezun olması planlanıyor.
Yeni sistemin kabul edilmesi ve parlamentodan geçmesi durumunda, uygulamanın gelecek eğitim-öğretim yılında başlaması öngörülüyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın sistem değişikliğiyle ilgili tüm hazırlıklarını tamamladığı, ayrıntıların önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşılacağı açıklandı.
Eğitimcilerden Endişeli Uyarılar
Eğitimciler ve uzmanlar, zorunlu eğitimin kısaltılmasının özellikle kız çocukları için erken yaşta evlilik riskini artırabileceği ve çocuk işçiliğini teşvik edebileceği konusunda uyarıyor. Ayrıca, öğrencilerin örgün eğitimden erken kopmasının eğitim hakkının zedelenmesine yol açabileceği belirtiliyor.
Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık Akyüz, yeni sistemin özellikle kız çocukları ve kırılgan grupları olumsuz etkileyeceğini vurgulayarak, 3+1 ve 2+2 gibi modellerin sosyo-ekonomik eşitsizlikleri derinleştirebileceği, çocuk işçiliği ve erken evlilik risklerini artırabileceği uyarısında bulundu. Akyüz, eğitim süresini kısaltmak yerine, mevcut sistemin niteliğini ve kapsayıcılığını güçlendirmenin, çocukların eğitimde kalmasını sağlayacak destek mekanizmaları oluşturmanın önemine değindi. Akyüz şöyle konuştu: “Sınava hazırlık sosyo-ekonomik durumla çok ilişkili. O bir yılı sosyal ekonomik durumu iyi olanlar daha iyi kullanacak, diğer çocuklara ne olacak? 2 +2 modeli yine dezavantajlı öğrencileri erken yaşta sistem dışına itebilir. 14 yaş itibariyle eğitim dışındaki çocuk sayısı artabilir. Hangi model olursa olsun 18 yaş altındaki herkes çocuk olmaya devam edecek. Aradaki boşlukta bu çocuklar kim tarafından ve nasıl korunacak? Nasıl yönlendirecek? Eğitim sisteminin dışına çıktıkları zaman ne olacak bu çocuklara? Bunun yanıtını kesinlikle görünmüyor. Okul çocukların izlendiği, korunduğu bir mekanizma. Eğitim süresi kısalırsa toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri derinleşebilir, kız çocukların okula devam süresi kısılabilir. Çocuk işçiliği, çocuk yaşta evliliklerde büyük riskler görüyoruz.”
Mevcut Durum ve Beklentiler
2024-2025 eğitim-öğretim yılı örgün eğitim istatistiklerine göre, ortaöğretimde 5 milyon 328 bin 812 öğrenci bulunuyor. Ancak, zorunlu eğitim çağında olmasına rağmen 6-17 yaş aralığında yaklaşık 611 bin çocuk okul dışında. Bu durum, eğitimde fırsat eşitsizliği ve çocukların korunması konularında ciddi sorunlara işaret ediyor.
Prof. Dr. Şakir Çınkır ise eğitim öğretimin basamaklandırılmasında toplam süreden çok, verilecek eğitimin niteliği, program içeriği, öğretmen kalitesi ve okul altyapısı gibi değişkenlerin önemli olduğunu dile getirerek, "Çocukların okullaşma oranını düşürecek ve bu çocuklar eğitimin dışında kalacak. Ne işte, ne eğitimde, ne okulda? Özellikle de sosyal ekonomi düzeyi düşük olan kesimlerdeki ailelerin çocukları bundan olumsuz etkilenecek. Çocuk evliliği dediğimiz evliliklere yönelme olacak." ifadelerini kullandı.
Zorunlu eğitim süresinin kısaltılmasına yönelik bu tartışmalar, eğitim sistemimizin geleceği ve çocuklarımızın refahı açısından büyük önem taşıyor. Alınacak kararların, eğitimde fırsat eşitliğini sağlaması, çocuk işçiliği ve erken evlilik gibi riskleri azaltması ve tüm öğrenciler için nitelikli bir eğitim imkanı sunması gerekiyor. MEB'in bu konudaki adımları yakından takip edilecek.