
İlhan Cihaner'den Anayasa Çıkışı: AKP ile Tartışmak Mümkün Mü?
Eski milletvekili İlhan Cihaner, BirGün için kaleme aldığı yazısında, Türkiye'deki yeni anayasa tartışmalarına sert bir eleştiri getirdi. Cihaner, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile anayasa tartışmasının kategorik olarak mümkün olmadığını savundu. Bu çıkış, siyasi arenada geniş yankı uyandırdı.
Anayasa Tartışmaları Neden Alevlendi?
Türkiye'de anayasa değişikliği konusu, özellikle son aylarda yeniden gündeme geldi. Hükümet yetkilileri, mevcut anayasanın günümüz ihtiyaçlarını karşılamadığı ve daha kapsayıcı, demokratik bir anayasaya ihtiyaç duyulduğu yönünde açıklamalar yaptı. Ancak, muhalefet partileri bu tür girişimlere şüpheyle yaklaşıyor. Özellikle AKP'nin geçmişteki uygulamaları ve mevcut siyasi iklim, anayasa değişikliği sürecine olan güveni zedeliyor.
İlhan Cihaner'in bu konudaki net tavrı, muhalefetin genel yaklaşımını yansıtıyor. Cihaner, AKP'nin anayasa değişikliği konusundaki samimiyetine güvenmediğini ve bu partinin kendi siyasi çıkarları doğrultusunda bir anayasa yapma amacı güttüğünü düşünüyor. Bu nedenle, AKP ile herhangi bir anayasa tartışmasına girmenin, baştan kaybetmek anlamına geldiğini savunuyor.
Anayasa, bir ülkenin temel yasasıdır ve devletin yapısını, işleyişini, temel hak ve özgürlükleri düzenler. Bu nedenle, anayasa yapım süreci, geniş bir toplumsal mutabakatı gerektirir. Farklı siyasi görüşlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla oluşturulan bir anayasa, ülkenin geleceği için daha sağlam bir temel oluşturur. Ancak, Türkiye'deki mevcut siyasi kutuplaşma ve güvensizlik ortamı, böyle bir mutabakatın sağlanmasını zorlaştırıyor.
İlhan Cihaner'in Eleştirileri Neler?
İlhan Cihaner'in AKP'ye yönelik eleştirileri, sadece anayasa değişikliği süreciyle sınırlı değil. Cihaner, AKP'nin uzun yıllardır iktidarda olduğu dönemde, hukuk devletini zayıflattığını, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırdığını ve temel hak ve özgürlükleri kısıtladığını savunuyor. Bu nedenle, AKP'nin anayasa değişikliği girişimlerinin, mevcut sorunları daha da derinleştireceği endişesini taşıyor.
Cihaner'in yazısında dikkat çektiği bir diğer nokta ise, AKP'nin anayasa değişikliği konusundaki aceleciliği. Cihaner, hükümetin, toplumun farklı kesimleriyle yeterli bir diyalog kurmadan, hızlı bir şekilde anayasa değişikliği yapmak istediğini ve bu durumun, anayasanın meşruiyetini zedeleyeceğini belirtiyor.
Anayasa Süreci Nasıl İlerlemeli?
Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu konusunda genel bir kabul bulunsa da, bu sürecin nasıl yürütülmesi gerektiği konusunda farklı görüşler mevcut. Muhalefet partileri, anayasa değişikliği sürecinin şeffaf, katılımcı ve uzlaşmacı bir şekilde yürütülmesini talep ediyor. Ayrıca, yeni anayasanın, kuvvetler ayrılığı ilkesini güçlendirmesi, yargı bağımsızlığını sağlaması ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alması gerektiğini vurguluyorlar.
Anayasa değişikliği sürecinde dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar şunlardır:
- Geniş bir toplumsal mutabakat sağlanmalı.
- Siyasi partiler arasında diyalog ve uzlaşma sağlanmalı.
- Sivil toplum kuruluşlarının ve toplumun tüm kesimlerinin görüşleri alınmalı.
- Anayasa değişikliği süreci şeffaf bir şekilde yürütülmeli.
- Yeni anayasa, temel hak ve özgürlükleri güvence altına almalı.
- Kuvvetler ayrılığı ilkesi güçlendirilmeli.
- Yargı bağımsızlığı sağlanmalı.
Türkiye'nin geleceği için hayati öneme sahip olan anayasa değişikliği sürecinin, tüm bu unsurlar dikkate alınarak yürütülmesi gerekiyor. Aksi takdirde, yapılan değişiklikler, ülkenin sorunlarını çözmek yerine, daha da derinleştirebilir.
İlhan Cihaner'in "AKP ile anayasa tartışmak kategorik olarak mümkün değil" şeklindeki açıklaması, Türkiye'deki siyasi kutuplaşmanın ve güvensizliğin ne kadar derin olduğunu gösteriyor. Anayasa değişikliği gibi önemli bir konuda, farklı siyasi görüşlerin bir araya gelerek uzlaşması, ülkenin geleceği için büyük önem taşıyor. Ancak, mevcut siyasi iklimde, bu tür bir uzlaşmanın sağlanması oldukça zor görünüyor. Bu durum, Türkiye'nin demokratikleşme sürecini olumsuz etkileyebilir ve ülkenin geleceği için ciddi bir risk oluşturabilir.